Erzincan’da 44 yaşındaki İnan Aslan, garson olarak başladığı dükkanın sahibi olduktan sonra Erzincan dönerini ülke çapında bir marka haline getirdi. Mevcut bulunduğu dükkanın işletmesini 2 yıl ortaklarıyla çalıştırdıktan sonra Aslan, tek başına yaklaşık15 yıldır bu sektörde zirvede tutmaya devam ediyor.
Erzincan’da yaşayan evli ve 3 çocuk babası olan 44 yaşındaki İnan Aslan, Kebapistan Restoranda yıllar önce garson olarak başlamıştı. Mevcut bulunduğu işletmeyi 2 yıl ortaklarıyla çalıştırdıktan sonra tek başına devralarak zirveye taşıdı. Erzincan döneri denince ilk akla gelen Kebapistan, Erzincan dışında gelen yerli ve yabancı gurbetçilerinde uğrak yeri oldu. Erzincan dönerini başta büyük şehirler olmak üzere Türkiye genelinde bir marka haline getiren işletme sahibi İnan Aslan, Erzincan dönerini ülke dışında da duyurmaya çalıştıklarını ifade etti.Erzincan’da adeta bacasız bir fabrika gibi hizmet veren ve kendi hayvanlarından elde ettiği et ile dönerini hazırlayan Kebapistan Restoran, Türkiye geneline bu lezzetti tattırıyor. Gelen misafirlerinin bu lezzetli dönerin tadını aldıktan sonra tekrar geldikleri yer olan Kebapistan, Erzincan’ın coğrafi işareti olan bu lezzetle adeta özdeşleşmiş durumda.
Kebapistan farkıyla bu lezzet büyük kitlelere ulaşıyor
Erzincan’da coğrafi işaretli ürünler arasında yer alan Erzincan döneri, Erzincan’dan dünyaya Kebapistan farkıyla yayılmaya devam ediyor. İşletme sahibi İnan Aslan ile yaptığımız röportajda, bu eşsiz lezzetin hikayesini ve sektörün içinde ki durumunu konuştuk. Sıfırdan zirveye gelen İnan Aslan, konuşmasında şu ifadelere yer verdi;1981 doğumluyum. 3 çocuk babasıyım. Kebapistan Restoranta garson olarak başladım. Mevcut bulunduğum işletmeyi 2 yıllık ortaklıktan sonra tek başıma yöneterek devam ettim. Yaklaşık 15 yıllık süreçte Kebapistan Restorantı Erzincan’da en iyi bir şekilde marka bir restoran haline getirmek için bütün çalışma hayatımızı buraya yoğunlaştırdık. Bundan dolayı da Türkiye ekonomisinin daha güçlü yapılar, daha ticari süreçlerdeki durağanlaşma bir takım ekonomik ticari savaşların içinde yer aldığı bir zamanda da hayvancılık, tarım ve sera faaliyetlerimizle para politikasını daha doğru düzgün bir şekilde yürütmek için sanayileştik. Türkiye’ deki işletmeler önce bu coğrafyada işletme sayısı fazla olduğu için kanunsal hak ve özgürlüklere işletmeler doğru düzgün bir şekilde cevap veremiyorlar. Bununla alakalı devlet politikasına ihtiyacımız var. Çünkü biz çalışma hayatındaki iş adamları olarak yanında bulundurduğumuz çalıştırdığımız insanlarında kendi helal paralarıyla banka aracılığındaki süreçleri doğru düzgün kullanmalarını ve hayatlarının 10- 15 yılını bankaya ipotek etmeden ev sahibi, araba sahibi olmalarını istiyoruz. Çünkü bizler hepimiz bir hayali taşıyoruz.
Sektördeki mevcut işletmeler desteklenmeli
Türkiye ticareti yeni baştan dizayn edilirse göçün önü önlenir, dünyadaki yetmezlikler arasında Türkiye sıyrılır. Bu ticari süreçler daha şeffaf ve daha doğru olur. Kayıt dışı ekonomi hepimizin desteklemediği bir süreç ancak doğudaki kültür medeniyet insanların geçim kaynakları ticari dönen para batıya göre yaygın değildir. Çünkü batıdaki durağanlığı turizm olarak kapatılmaktadır. Doğudaki turizm kış ayındaki süreci kapatma şansımız yok. Bunun için şehirlerdeki coğrafi yapılarımız örneğin Erzincan olarak tarım ve hayvancılık şehri olabilir. Çünkü artık dünyanın ilerlemesiyle beraber dünyadaki insanoğlunun ileriye doğru götürmüş olduğu süreci hepimiz kısım kısım yaşıyoruz. Çünkü 1960’lı yıllarda hepimiz dağ köylerinde çok yolu, izi olmayan hayatlar buralarda başladı. Daha sonra beldeleşmeler , şehirleşmeler ve Almanya iş hayatı içine girince Türkiye şekil almaya başladı. Bunun için daha düzenli bir yapıya sahip olmak, modern tarımcılık modern hayvancılık süreçleri için devletin çok ciddi anlamda yeni işletmeler kurmak yerine mevcut işletmeleri ve tarım ve hayvancılık yönündeki artışı sağlamasını istiyoruz’ dedi.
Konuşmasına devam İnan Aslan, mevcut işletmelerimizde bulunan ticari para döngüsü işletmeler açısından değişkenlik gösteren bir kazanıma sahiptir. Çünkü bizler küçük bacasız fabrikalarız ama maalesef bir sanayici gibi kazamıyoruz. Ticarethanelerdeki karlılık oranını arttırırsak hızlı döngü , kalifiyelik ,yanındaki çalıştırdığın insanların hak ve özgürlüklerini çok daha rahat bir şekilde ödeyerekten onların kazanmış oldukları alın terlerini hayatın içine koydukların zaman çok daha başarılı ve keyifli bir ticaret haline gelir. Buradan herkese teşekkür ederim’ dedi.