12 Mart İstiklal Marşı’nın Kabulünün 103. yıl dönümü ve Mehmet Akif Ersoy’u Anma günü Ertuğrul Gazi Anadolu Lisesi tarafından hazırlanan etkinlikleri kapsamında gerçekleştirildi.
İl Müftülük Konferans Salonu’nda düzenlenen programa Erzincan Vali Yardımcısı Ömer Özbey, Erzincan AK Parti Milletvekili ve Erzincan CHP Milletvekili Mustafa Sarıgül, Erzincan Belediye Başkanı Bekir Aksun, İl protokolü, davetliler, öğretmen ve öğrenciler katıldı.
Saygı duruşunda bulunulmasının ardından okunan İstiklal Marşı ile başlayan törende açılış konuşmasını yapan Ertuğrul Gazi Anadolu Lisesi İngilizce Öğretmeni Beste Yağcı Erkan şunları kaydetti: ‘Söylemek isteyip de söyleyemediğimiz, nasıl ifade edeceğimizi bilmediğimiz nice duygular barındırır gönüllerimiz. Sonra biri çıkar milletinin duygu yükünü sırtlanır: Milletinin sesi olur, ki Mehmet Âkif Ersoy da tartışmasız onlardan biridir.Âkif; milletinin duygularının tercümanı, haykıran gür sesidir. Şairdir, yazardır, âlimdir, hocadır ve üst seviyede bir entelektüeldir. Sadece dünün değil bugünün, istiklalin ve istikbalin şairidir. Hâlâ fikirleriyle, eserleriyle, özdeyişleriyle, marşıyla aramızda olan, bizlere ders ve mesajlar vermeye devam eden önemli bir şahsiyettir. Gençlere kılavuzluk eden ve istiklalden istikbale yol açan rehberdir, Akif.Neden milletin sesidir, sözcüsüdür Akif? Çünkü yüzyıllardır özgür havayı teneffüs etmiş olan bu millet, 1919’da üzüntü içinde İstanbul’un işgalini izler. Çanakkale’de, büyük kahramanlıklar gösteren Mehmetçik; silahsız, aç ve bitkindir. Hiçbir vatansever, bu işgale kayıtsız kalamaz. Atatürk’ün 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ayak basmasıyla, Anadolu’da “Milli Mücadele bayrağı” açılmış olur. Bu bayrağın altına ilk koşanlardan biri de Mehmet Akif Ersoy’dur. Acılı günlerde, Milli Mücadele ile ilgili yazılar yazar. Halkı milli mücadele bayrağı altına çağırır. Zira tarih boyunca bağımsız yaşamış olan Türk milleti boyunduruk altına giremez. Çünkü istiklali olmayanın istikbali de olmaz.
23 Nisan 1920’de TBMM açılır. Akif, 30 Nisan 1920’de Ankara’da Kocatepe Camii’nde halkı milli mücadeleye çağırır. Batı Anadolu’yu dolaşarak, kurtuluş için camilerde konuşmalar yapar: “Bu vatan da giderse gidilecek yer kalmaz. “ der. Bu sadece kişisel bir görüş değil milletinin sesidir. İl il dolaşmayı sürdürür milletin sesi Akif. Dolaştığı her yere ümit taşır, inanç taşır.
Kurtuluş savaşının en heyecanlı günlerinde, toplumu bir araya getirmek ve ortak milli duyguları canlandırmak amacıyla bir milli marş yarışması düzenlenir. Yarışmaya 500 lira ödül konulur, para ödülü olduğu için önce katılmak istemeyen Akif, Hamdullah Suphi Tanrıöver’in ısrarı üzerine “Türk Ordusu”na ithaf ettiği şiiriyle yarışmaya girer. Milli mücadeleyi anlamlı kılan ne kadar değer ve kavram varsa İstiklal Marşı’nın içinde yer almaktadır. Bu yarışmaya 724 şiir katılır. Sonuçta onun duygu yüklü bu destanı birinci olur. Milletin sesini en üst perdeden duyurur.Âkif “Onu milletime ve kahraman ordumuza hediye ettim. Zaten o milletin eseridir, milletin malıdır. Ben yalnız gördüğümü yazdım.” der ve bu marşı Safahat adlı eserine de almaz.Bazı insanlar yaşarken ölüdürler. Ama bazı insanlar öldükten sonra da yaşamaya devam ederler. Akif de yaşadıkları, yazdıkları, eserleri, örnek kişiliği, azmi, mücadelesi, vatanseverliği ile asla unutulmayacak ve gönüllerimizdeki istiklal ruhu yaşadıkça o da ilelebet yaşamaya devam edecektir.Millî karakterimizi, tarihimizi, imanımızı, Millî Mücadele günlerinin heyecanını içinde taşıyan o günleri ve o günleri yaşayanların duygularını nesilden nesle aktaracak olan benzersiz bir abide olan İstiklâl Marşımızı bize hediye ve emanet eden Millî Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’u rahmet, minnet ve şükranla anıyoruz.‘’— Allah bir daha bu millete İstiklâl Marşı yazdırmasın!’’ dedi.
Konuşmaların ardından program ‘Mehmet Akif Ersoy ve İstiklal Marşı’ adlı video gösterimi, ’12 Mart’ adlı oratoryonun sunumu, ilkokul öğrencileri arasında düzenlenen ‘İstiklal Marşı’nın Ezbere Güzel Okuma Yarışması’ ardından ödül töreniyle son buldu.